Delilikle sıradanlık arasındaki ince çizgide “Müptezeller”

Müptezeller, delilikle normallik arasındaki ince çizginin romanı, normalliği kabul etmekle reddetmenin. Ve soruların, soruların..:

Etik değerlerin ve iyi ahlakın sorgulanması: Ekmek parası için neler yapılır? İyilikten, iyi insan olmaktan ödün verilir mi?

İnsanın kendisiyle bitmek bilmeyen yüzleşme konusu: “Ben iyi bir insan mıyım?”.

İçinde bulunduğumuz ikilemler: Sözgelimi Che Guevara’nın hayat öyküsünü okuyup, saygı duyup; aynı zamanda işten atılmamak için hayvanlara zarar vermeyi kabul etmek tutarlı mı? Dahası, bütün bunlar birbiriyle bağlantılı mı? Yani iyi ahlak öğreten, iyi bir edebi değere sahip kitaplar okumakla, “değerli bir insan” olmak arasında gerçek bir bağlantı var mı?

Topluma, genel-geçer yaşantılara ayak uydurmamışların, birbirine benzer binlerce insanın sağladığı döngü içinde kaybolmuşların bilinçaltında saklanan görülme arzusu… Hiçbir yere ait hissedemedikleri , olmadıkları için mi kayboluyorlar? Kaybolmuşluk, göçebeliğin bir tezahürü müdür?

Bizi kitap boyunca bu soruların cevabını düşünmekle meşgul ettikten sonra, tüm duygu karmaşasının, varoluşsal bunalımın ve bunun getirisi olan her şeyden vazgeçmenin sınırında bir şeylerin yeniden başlama isteği verebildiğini söylüyor Serbes; bu da romanın kendine has mutlu sonu.

Müptezeller yoksulluğun tüm trajedisini ilik gibi içimize işleten bir roman, aynı zamanda gülümseten küçük ayrıntılarda 2000’li yılların seyri…