Bir kimlik meselesi olarak özgürlük: Coelho’nun Casus’u

Casus, tarihin unutulmaz kadınlarından Mata Hari’nin yaşam öyküsü özelinde, genç bir kadının hayatına biçilen rolden sıyrılarak kendi yoluna gitmesinin, istediği an istediği kişi olabilmesinin, kimliğinden ve mecburiyetlerinden kaçışının hikâyesi. Coelho’nun , Mata Hari ile avukatının mektuplarından yola çıkarak incelikle kurguladığı romanda, gerçekten Mata Hari’nin günlüğünü okuyor gibi hissediyoruz.

Kendine bambaşka bir hayat kurgularken, savaşın mutlak acımasızlığında mecburi istikâmetlere gitmek zorunda kalanlardan biri Mata Hari. Mutluluğu değil, yaşamın kendisini, mutluluk kadar kederi, huzuru, korkuyu, yani insanı canlı tutan ne varsa hepsini barındıran yaşamı arayan bir kadın aynı zamanda.

Kitap boyunca düşünüyoruz: Fahişelik, bir insanın tensel zevk karşılığında para kazanması kimin ahlak anlayışına göre kötüdür? Cinselliğin aşkla ilgisi var mıdır? Evlilik ailenin dayatmalarından bir kaçış mıdır, yoksa evliliğin kendisi de bir dayatma mıdır? Her sıradışı kabul edilen yaşantının arkasında mutlaka trajik bir geçmiş mi vardır? Tümümüzün yazgısı doğmak, öğrenim görmek, iş sahibi olmak ve ölmek midir, yoksa başka bir şey denemek mümkün müdür? Bir şansımız daha olsa geçmişte yaptığımız şeyleri değiştirir miydik?

Edebiyatla gerçeği aynı kazanda karıştıran, edebiyatın hayatın ta kendisi olduğunu hatırladığımız bir roman Casus. Bize yaralarımızla, cesaretle attığımız adımlarla, tüm yaşadıklarımızla güçlü olduğumuzu hatırlatıyor; cesur oldukça korku, tehlike gibi kavramlar anlamını yitiriyor, özgürleşiyoruz. Kendimizi en iyi hissettiğimiz şeyi yaparak kim olduğumuzu hatırlıyoruz.